Dr. Pınar Nokay ile Komili’nin kuruluş öyküsünü ve firmanın sosyal sorumluluk projelerini konuştuk. Keyifli okumalar...
Komili’nin kısaca marka kuruluş öyküsü nedir?
Türkiye’nin en köklü markalarından biri olan Komili’nin 1878’de Midilli’nin Komi Köyü’nde başlayan yolculuğu 1923’ten bu yana Anadolu topraklarında devam ediyor. 2017 yılında Bunge Gıda bünyesine giren Komili, zeytinyağı sektöründeki liderliğini sürdürüyor. Zeytinyağını başta Ayvalık ve Körfez Bölgesi’nden olmak üzere ülkemizin en iyi zeytinlerinden elde eden Komili, uzun yıllara dayanan deneyimi, bilgi birikimi ve uzmanlığının yanı sıra üretim teknolojisi, tüketicilerin tercihleri doğrultusunda belirlediği çeşitleri ve hassas kalite kriterleri ile ürettiği zeytinyağını tüketicileriyle buluşturuyor. Komili zeytinyağı olarak faydaları ile insanlık için mucize olan Anadolu zeytinyağının bilinirliğini başta ülkemiz sonra da tüm dünyada artırmak ve hak ettiği yere gelmesini sağlamak için “Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye” çatısı altında projeler hayata geçiriyoruz.
Bu toprakların en eski markalarından biri olarak size göre başarınızın sırrı nedir? Sürdürülebilirlik için neler yapıyorsunuz?
Komili, 145 yaşında bir marka. Bu yanıyla bile, bu topraklar ve toplumla çok güçlü bağları var. Toprak vurgusunu özellikle yapıyoruz çünkü bir gıda markası olarak Komili toprakla olan bağını, Türkiye’nin sıklıkla değişen ekonomik, siyasi ve toplumsal ikliminden bağımsız, korumak zorunda. Yaptıklarımıza odaklandığımızda bu bağı güçlendiren, sürdürülebilir gıda sisteminde yer alan bir markanın sorumluluğuyla hareket ettiğimizi söyleyebilirim. Hayata geçirdiğimiz her projeye, gelecek nesiller için gıda güvenliği ve beslenmeyi sağlayacak ekonomik, sosyal ve çevresel temellerden ödün verilmeyecek şekilde liderlik ediyoruz. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2023 Küresel Riskler Raporu’na göre iklim krizi etkileri ve biyoçeşitlilik kaybı en büyük ilk beş risk arasında. Bu yüzden son yıllardaki faaliyetlerimiz bu uzun vadeli ve en önemli riskleri göz önüne alarak inşa edildi. Komili olarak “Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye” başlığı altında yürüttüğümüz projeleri geliştirirken, bu söylemi bir stratejik yaklaşıma dönüştürdük. “Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye” bir slogandan öte, bilimsel verilerle desteklenen bütüncül bir platformu ifade ediyor. Bu platformda üretilen projeler, zeytin ağacı, zeytin ve zeytinyağının önemini, Anadolu’dan tüm dünyaya aktarmak için tamamen bilimsel yöntemler ve çıktılar kullanıyor. Bu çerçevede, Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinden saygın bilim insanları, üniversiteler, kurumlar ve kuruluşlarla işbirliği içinde çeşitli ortak projeler yürütüyoruz. Son yıllarda Anadolu’da zeytin ve zeytinyağının tarihsel gelişimini ve mevcut durumunu inceleyen pek çok proje tasarladık. Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü, Türkiye’nin Anıt Zeytin Ağaçları Veri Tabanı, İyi Tarım Uygulamaları, Millî Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle devam eden eğitim projeleri, Mutluköy Köy Yaşam Merkezi, Türkiye Ekoloji Atlasları ve diğerleri... Örneğin Anıt Ağaç projesi kapsamında anıtsal nitelik taşıyan ve korunmaya değer zeytin ağaçlarını kayıt altına alarak Türkiye’nin zeytin haritasını çıkarıyoruz. UNESCO işbirliğiyle arkeolojik kazılara destek olurken “Zeytin Kitabı: Bir tür, bir mekân, bin kültür” adlı kitabı hazırlıyoruz. Tüm bu projelerle geçmiş ile günümüz arasında bir köprü kurmayı hedefliyoruz.
İklim krizi ve biyoçeşitlilik kaybı gibi global riskler karşısında Komili’nin küresel boyutta sürdürülebilirlik hedefleri neler?
Anadolu’da süren kazılarla işbirliği içerisinde toprağın altını da inceleyerek Türkiye’nin markalaşma sürecine hız kazandırmak için çalışıyoruz. Yaratım motivasyonunu kültürümüzden alan “Doğa Mirası” adlı ismini de lezzetini de Anadolu antik kentlerinden alan yeni bir ürün tasarladık. ‘Alalah’, ‘Göbeklitepe’, ‘Karahantepe Taş Tepeler’, ‘Kültepe’, ‘Miletos’, ‘Pergamon’, ‘Sagalassos’ ve ‘Tripolis’ten oluşan “Doğa Mirası” zeytinyağlarının her biri adını aldığı kentlerin 60 km çapındaki bölgedeki eşsiz ağaçların zeytinlerinden elde ediyoruz. Komili olarak dünyanın pek çok farklı üniversitesinden ve tabii ki ülkemizden saygın bir bilim kurulu ile “Zeytin Kitabı: Bir tür, bir mekân, bin kültür” kitabının hazırlığını UNESCO ile işbirliği içerisinde sürdürüyoruz. Bu çalışma ile Anadolu’da zeytinin 12.000 yıllık hikâyesini, insan ve zeytin ilişkisini anlatıyor. Projemize Anadolu’da çalışmalarına halen devam eden beş kazının başkanı ve dört akademisyenimiz liderlik ediyor. İngilizce ve Türkçe basılacak ve iki cilt olarak hazırlanan kitap tamamlandı. Artık yayınlanma aşamasında olduğunu mutlulukla söyleyebilirim. Kendi kendine yetebilir gıda üreticisi bir ülke olmak ve ithalata bağımlı olmamak için mucize zeytin ağacının insanlık ile olan bağının tarihsel olarak ne zaman başladığına dair araştırmalarla işbirliği içerinde dünyaya arkeolojik açıdan bunu anlatmak ve Anadolu zeytinyağını tüm dünyaya tanıtmayı hedefliyoruz. Bir diğer yandan bu yıl çok da güzel bir gelişme yaşadık. Marka olarak bizim de imzacıları arasında yer aldığımız T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın UNESCO’ya gerçekleştirdiği başvuru sonucunda Türkiye’nin geleneksel zeytin yetiştiriciliği UNESCO Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alındı. Ülkemizin 146 yaşında adı zeytinyağı ile anılan en güçlü markası Komili olarak kültürel değer zeytinyağını atalarından miras almış bölgesel üreticilerle el ele vererek iyi tarım uygulamalarını destekleyen ve sağlıklı nesillerin yetişmesi için temel gıda zeytinyağına, üretimine, çiftçisine sahip çıkılması gerektiğine inanıyoruz. Bu bakış açısı ile “Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye” başlığı altında yürüttüğümüz sürdürülebilirlik projelerini bu söylem kapsamında stratejik bir yaklaşıma dönüştürdük. Bizim için “Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye” bir slogandan öte, bilimsel verilerle desteklenen bütüncül bir platformu ifade ediyor. Bu inançla çıktığımız yolda bizim için; UNESCO’nun kararı büyük anlam ifade ediyor. Bu karar ile zeytin, zeytinyağı, zeytin ağacı, kültürümüz geleceğimiz koruma altına alınmış oluyor. Bu süreçte emekleri için başta Kültür ve Turizm Bakanlığı’mız olmak üzere raporu hazırlayan Komili bilim kurulundaki akademisyenlerimizin tamamına ve başvuruda imzacı olan herkese teşekkürlerimi sizin vesilenizle bir kez daha sunmak isterim.
“Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye” platformu, Komili için nasıl bir stratejik önem taşıyor? Platformun oluşum süreci hakkında bilgi verebilir misiniz?
Sektörünün öncüsü bir tarım şirketi olarak, sadece bugünün değil, gelecek kuşakların da gıda ihtiyacını karşılamak için; biyoçeşitliliği korumak, sürdürülebilir tarımı teşvik etmek, çiftçilerimizin ve yerel toplulukların sosyal ve ekonomik refahını desteklemek için çalışıyoruz. Bunge Gıda markalarından Komili Zeytinyağı olarak zeytin ve zeytinyağı kültürünü bu topraklarda yaşatmak için gerçekleştirdiğimiz tüm sürdürülebilirlik projelerimizi “Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye” adıyla tek çatı altında birleştirerek bu kapsamda pek çok proje yürütüyoruz. Zeytinyağı sektörünün lider markası olarak amacımız zeytin ve zeytinyağı kültürüne daha fazla ne katabiliriz? “Binlerce yıldır bu toprakların ayrılmaz parçası olan bu kültürü gelecek kuşaklara nasıl aktarabiliriz?” düşüncesiyle projeler geliştiriyoruz. Her ne kadar hem zeytinyağı hem de meyvesinden, ağacına yarattığı kültürle binlerce yıldır bu toprakların ayrılmaz bir parçası olsa da pek çok farklı etkenden kaynaklı zeytinyağının ülkemizde gerektiği değeri görmüyor. Tam da bu sebeple hak ettiği değeri görmesi için tüm çalışmalarımızı, projelerimizi “Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye” tek söylem çatısı altında yürütüyoruz. Zeytinyağı sektörünün lider markası olarak amacımız zeytin ağacının biyoçeşitliliğe katkısını ortaya çıkartmak, zeytinyağı kültürünün farkındalığının kazandırılmasını sağlamak ve sağlıklı nesiller yetişmesi için gereken kalite standartlarını korumaktır. Bu amaç için bütünsel yaklaşımla bilimsel veriye dayalı zeytinin Anadolu’dan başlayan hikâyesini artık tüm dünyanın , binlerce yıldır bu toprakların ayrılmaz parçası olan bu kültürü gelecek kuşaklara nasıl aktarabiliriz buna yönelik projeler tasarlıyoruz. Geleceğimiz adına, çocuk yaştaki tüketicilerimizi zeytin ağacı ve zeytinyağının sağlığı ile tanıştırmak için MEB ile olan işbirliğimizden Ayvalık’ta kurduğumuz Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’ne, 2018 yılından bu yana süren “Anıt Ağaç” projemizden artık gelenekselleşen Komili zeytin hasatlarına hayata geçirdiğimiz projelerin tamamında sürdürülebilirlik işimizin merkezinde konumlanıyor. Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nde kadın çiftçilerin eğitimine yönelik gerçekleştirdiğiniz faaliyetler nelerdir? “Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye” söylemi eşliğinde Bunge Gıda olarak Türkiye ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) işbirliğiyle Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü 2023 yılında kuruldu. Kadın zeytin çiftçilerinin sürdürülebilir zeytin üretimini desteklemeyi amaçladığımız Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nde Haziran 2023’te başlayan eğitimlerle Türkiye genelinde özellikle Ayvalık bölgesindeki kadın zeytin çiftçilerine yönelik sürdürülebilir ve verimli çiftçilik pratikleri ile organik zeytin üretimi konusunda eğitimler veriyoruz. Eğitim programını tamamlayan kadın çiftçilerimiz, zeytin yetiştiriciliği sertifikası sahibi oluyorlar. Ayvalık merkezli enstitü sayesinde zeytin üretim verimliliğini artırmayı ve kaliteli zeytinyağı üretimini geliştirmeyi amaçlıyor ve zeytin çiftçiliğinin gelecek kuşaklara aktarılması ile biyoçeşitliliğinin korunmasını hedefliyoruz. Enstitü kapsamında çevrimiçi bir eğitim platformu oluşturmak ve gezici eğitim aracı kurmak uzun vadeli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Enstitü ile bugüne kadar 150’den fazla kadın çiftçiye ulaştık, beş yılın sonuna kadar da en az 600 kadın çiftçimizin eğitim almasını ve daha geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyoruz.
Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nde kadın çiftçiler için özel tasarlanan programda neler var?
Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü eğitimleri ile kadın çiftçilerimizin bilgi seviyelerini artırmayı, sürdürülebilir ve verimli çiftçilik uygulamalarını öğretmeyi ve organik zeytin üretimini teşvik etmeyi amaçlıyoruz. Kadın çiftçilerimize, modern tarım tekniklerini öğretirken Komili’nin dağıtım gücüyle kendi markalarını pazarlama fırsatı da sunuyoruz. Enstitüde verilen her beş günlük program; zeytin ve zeytinyağı eğitimi, girişimcilik, pazarlama, marka oluşturma, sürdürülebilirlik gibi konularda teorik ve uygulamalı eğitimleri kapsıyor. Çeşitli kurumlardan 30’dan fazla eğitmen, yönetici ve proje sorumlusu tarafından desteklenen eğitimler EBRD işbirliği ile uzmanlar tarafından veriliyor.
Mutlu Köy Yaşam Merkezi ve MEB işbirliğinizi biliyoruz. Burada ne durumdasınız?
Millî Eğitim Bakanlığı ile Komili işbirliğinde yürütülen “Köklerimizdeki Bilgiyi Geleceğe Aktarıyoruz” projemiz ile ülke genelinde her kademede öğrenim gören öğrencilerin doğa temelli konularda ve doğal kaynakların korunup zenginleştirilmesinde farkındalık oluşturulmasını amaçlıyoruz. Bu kapsamda konu zeytin ağacının ve meyvesinin değerinin, sağlık ve gastronomi alanları başta olmak üzere tarih, coğrafya, arkeoloji, sosyoloji, antropoloji gibi pek çok disiplinler arası yaklaşımla ele alıyoruz. “Köklerimizdeki Bilgiyi Geleceğe Aktarıyoruz” projemiz bireyin yaşam boyu öğrenme sürecinin bir parçası olarak tasarlanmış sürdürülebilir ve geliştirilebilir içeriğiyle öne çıkıyor. Zeytin üretiminin yapıldığı iller ile kısmen yapıldığı iller başta olmak üzere; Adana, Antalya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Eskişehir, Hatay, İstanbul, Mardin, Manisa, Mersin, Sinop, Şanlıurfa Tokat ve Trabzon gibi belirlenen 15 ildeki ilkokul, ortaokul ve lise kademesinde toplam 120 pilot okulda proje süreçleri uygulanıyor. Proje temasının yayılımını sağlamak üzere; okullarda kurduğumuz “Zeytin Ağacı” öğrenci kulüplerinde doğa temelli konularda doğal kaynakların korunup zenginleştirilmesine yönelik farkındalık geliştiriyoruz. Kulüp çalışmaları kapsamında; “yaparak ve yaşayarak öğrenme ilkesi” doğrultusunda öğretmen ve öğrenciler tarafından iyi uygulama örneklerinin hayata geçirilmesini hedefliyoruz. Bugüne kadar yapılanları sıralamak gerekirse, okul öncesi çocuklarına yönelik “Zeytin Seven Çocuğun Öyküsü” adlı hikâye kitabı hazırlanarak basım ve dağıtımı tamamlanırken; ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde belirlenen sınıf düzeylerinde zeytin ağacı, zeytin yetiştiriciliği ve zeytinyağı konularını içeren öğrenci etkinlik kitapları ile öğretmenlere yönelik kılavuz kitapları hazırlandı. Okul öncesi hikâye kitabımız Zeytin Seven Çocuğun Öyküsü; 20 pilot okulda, 205 okul öncesi öğretmenine ve 3 bin 450 öğrenciye ulaştırıldı. Kitabın dijital versiyonu Youtube platformuna yüklenerek, 200 binin üzerinde izlenmeye ulaştı. Proje süresince yazılacak yeni hikâyelerle, okul öncesi öğrencilerine yönelik kitap serisi oluşturmayı hedefliyoruz. Projemiz kapsamında Ayvalık’ta eski bir köy okulundan dönüştürülen Mutluköy Yaşam Merkezi’nde çocuklar ve yetişkinler için ücretsiz atölye çalışmaları düzenliyoruz. Açıldığı günden bu yana 3 bin 96 çocuk ve ailesine ulaşan ayrıca 792 yetişkinin faydalandığı merkezde; uzmanlarla zeytin kültürü ve zeytinyağı tadımı gibi eğitimlerin yanı sıra açık hava sinemaları, söyleşiler, sergiler ve etkinlikler gerçekleştiriliyor.