Oğlunun bağışıklık sistemini güçlendirmek için yaptığı araştırmalardan marka kurmaya kadar giden serüveni kollekt okurları için anlattı. Keyifli okumalar...
Öncelikle sizi biraz daha yakından tanımak isteriz, bize biraz kendinizden, eğitim hayatınızdan, ilgi alanlarınızdan bahseder misiniz?
Ben, Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı. Gıda Yüksek Mühendisi ve ayrıca Biyolog olup aynı zamanda Türkiye’nin ilk ve tek yerli propolis üreticisi BEE’O’nun kurucularındanım. 1996 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra 18 yıl boyunca gıda ve arı ürünleri sektöründe Ar-Ge ve Kalite Direktörlüğü yaptım. Bu süreçte, yüksek lisans öğrenimimi İTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü’nde tamamladım. Görevim süresince arı ürünleri alanında pek çok ulusal ve uluslararası proje gerçekleştirdim. İkinci yüksek lisansımı ise İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde “Arı ürünlerinin uluslararası pazarlanması” üzerine gerçekleştirdim. Son yıllarda, arı zehri ile ilgili bilimsel çalışmalara ağırlık vererek, Düzce Üniversitesi Biyoloji Ana Bilim Dalı’nda Doktora eğitimime başladım ve 2021 yılında başarı ile tamamladım. Doktora tezim ise, “Arı zehri ve diğer arı ürünleri ile zenginleştirilmiş krem formülasyonlarının geliştirilmesi” üzerinedir.
Kendi oğlunuzun bağışıklık problemini propolis ile çözerek ürettiğiniz ürün ile girişimciliğe adım atmışsınız. Gerçekten çok ilham verici bir hikâye, bu hikâyeyi daha detaylı bir şekilde bir de sizden dinlemek isteriz.
İlk olarak oğlumun bağışıklık sorununa çare aradığım dönemde propolis ve arı sütü ile tanıştım. Oğlum 11 aylıktan itibaren 2 ayda bir yüksek derecede ateşleniyordu ve sürekli antibiyotik vermek zorunda kalıyorduk. 5 yaşına geldiğinde antibiyotiklerden dolayı çok kötü bir alerji gelişti ve tedavisi de yoktu. Doktor çocuğumun bağışıklığının aşırı düşük olduğunu belirtti. Bunun üzerine, bilimsel çalışmaları ve tıbbi yayınları araştırmaya başladım. Propolis ve arı sütünün dünyanın her yerinde bağışıklığı doğal yollarla güçlendirmek için kullanıldığını, sık tekrarlayan enfeksiyonlara karşı kullanıldığını gördüm. Ama Türkiye’de üretilmediğini ve Çin’den geldiğini öğrenince öncelikle oğlum için üretmeye karar verdim. 6 ay kendi ürettiğim propolis özütü ve arı sütünü kullandıktan sonra oğlumda ne ateş ne alerji kalmıştı ve bağışıklığı da artmıştı. Bu şifayı görünce tüm annelere ulaştırma hayaliyle yola çıktım. Türkiye’de daha önce üretilmeyen propolisi yine Türkiye’de ilk kez “Sözleşmeli Arıcılık” modeli ile üretmek ve proses yöntemini geliştirerek insan tüketimine uygun hale getirmek için sevgili eşim Ziraat Yüksek Mühendisi Taylan Samancı ve değerli hocam Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ile birlikte 2013 yılında Ar-Ge projesiyle firmamızı İstanbul Teknik Üniversitesi ARI Teknokent’te kurduk. Bugün, Türkiye ve Avrupa’nın en büyük katma değerli Arı Ürünleri Üretim, Ar-Ge ve İnovasyon Merkezi olarak, 10,500 metrekarelik tesisimizde paketlenen katma değerli arı ürünlerini tüm dünyaya ihraç ediyoruz.
Bir kadın girişimci olarak sizinle röportaj yapmak gerçekten çok özel. Girişimcilik yolculuğunuzda kadın olarak karşılaştığınız zorluklar oldu mu? Bu zorluklarla nasıl başa çıktınız? Kadın girişimcilerin desteklenmesi konusunda ne düşünüyorsunuz, sizce yeterli mi, eksikler var mı?
Girişimci olarak bu yola çıkıyor olmanın bazı zorluklarını yaşadım. Türkiye’de kadın girişimcilerin hem teknik hem de ticari açıdan başarılı olabileceğini kanıtlamak zorunda kalmaları gerekiyor. Kadınlar, başarısız olduğunda toplumun gözünde de aile içinde de ikinci bir hak verilmiyor. Çevremdeki insanlar, teknik bilgi birikimine sahip olduğumu fakat ticaretin farklı olduğunu ve zorlanabileceğimi belirttiler. Fakat ben tereddüt etmedim. Hedefimi çoktan belirlemiştim; kendime güvenim tamdı. Yalnızca hedefime odaklandım, durmadan çalıştım, gün geçtikçe ekibimi genişlettim ve çok emek vererek bugünlere gelmeyi başardım. Girişimci olmanın maddi ve manevi zorlukları var ancak bunlar beni asla yıldırmadı ve çok zorlandığım anlarda bile pes etmedim. İşinizi büyütürken iletişim ağının çok önemli olduğuna inanıyorum. Sorunları; iletişim, bilgiyi doğru kullanma ve çok çalışma ile aştım. Ben herhangi bir mali kaynak olmadan girişimciliğe adım attım. İlk desteğimizi KOSGEB’ten aldık. Ardından TÜBİTAK destekli farklı projelere de imza attık. Böylece mali kaynağın bir kısmını devletten sağlamış olduk ve bu bize kolaylık sağladı. Girişimciliğe olan ilginin artmasını destekliyorum fakat çoğu kişi tarafından, kimse yapmıyorsa bir nedeni vardır sen de yapamazsın deniliyor. Oysa felsefemiz kimsenin yapamadığını yapmak olmalı. Kimse yapamıyorsa ben mutlaka yapmalıyım, demeliyiz.
Kendi sosyal medya hesabınızda bilgilendirici içerikleriniz mevcut ve takipçilerinize de birçok konuda yardımcı olduğunuzu gözlemledim. Bunun dışında propolis kullanımıyla ilgili toplumsal farkındalık yaratmak adına neler yapıyorsunuz? Tüketicilerin doğru bilgilendirilmesi konusunda yürüttüğünüz eğitim ya da kampanyalar olacak mı, böyle bir düşünceniz var mı?
İyi kalite bir propolis özütü, en iyi bildiğimiz resveratrol, kuersetin gibi antioksidan özellik gösteren fenolik ve flavonoidleri yüksek oranda içeriyor. Anadolu coğrafyası ise 12.000 bitki türü ile arı ürünlerinin üretimi bakımından oldukça değerli. Avrupa’daki bitki örtüsü çeşitliliğinin 1/3’ü ülkemizde bulunuyor. Yani, ülkemiz yüksek kaliteli ürünlerinin üretimi bakımından çok kıymetli. Sahte Çin menşeili propolise dikkat çekmeye çalışıyoruz. Bu konuda analizler yapıyoruz ve kamuoyuna bilgilendirme yapıyoruz. Anadolu propolisini ve kalitesini vurgulamaya, Menşei bilinen analiz raporu etiketle uyumlu, Ar-Ge merkezi ve üniversite işbirliği olan BEE’O propolisi anlatmaya devam ediyorum ve edeceğim. Arıcılık sektörüne ömrünü adamış biri olarak, Anadolu propolisinin şifasını oğlumda gözlemledikten sonra, arıların bu değerli mucizesini tüm dünyaya anlatmak için çıktığım girişimcilik yolculuğumda, Anadolu propolisini tüm dünyaya tanıtmayı hedefliyorum! Çünkü arı varsa hayat var!
Gelecek hedefleriniz nelerdir? Bu alanda geliştirmeyi düşündüğünüz yeni ürünler ya da projeler var mı? Bize biraz bahseder misiniz?
ABD’de faaliyet gösteren zincir market raflarında, ürünlerimizin BEE&YOU markalı satışını gerçekleştiriyoruz. Hedefimiz, bu başarıyı gösteren tek Türk gıda firması olarak, ürünlerimizin ABD’deki satış hacmini artırmaktır. Bununla birlikte, BEE&YOU markamız ile Avrupa’daki satış hacmimizi de artırmayı hedefliyoruz. Bu hedefe yönelik olarak 2024’ün ilk çeyreği itibariyle Hollanda’nın en büyük zincir mağazalarından Holland&Barret raflarında BEE&YOU markalı ürünlerimizi listeledik. Yakın dönemdeki hedeflerimiz arasında ihracat yaptığımız ülke sayısını 40’ın üzerine çıkararak yatay ve dikey büyümeye odaklanmak yer alıyor. Bununla birlikte e-ticaret hacmimizi kademeli olarak artırmak hedeflerimiz arasında… Halihazırda yurtdışı e-ticaret üzerinde pazar payımız yaklaşık %10. Bu oran, Türkiye’den yurtdışına arı ürünleri ihracatı için iyi bir rakam. Çünkü, maalesef propolis, arı sütü, ham bal gibi pek çok arı ürünü tağşişe açık ve pazarın bir kısmını da kalitesi ve güvenilirliği düşük ürünler oluşturuyor. Arı ürünlerinin kalitesi, pek çok çevresel faktörden etkileniyor. Örneğin, mevsimsel şartlardan, arıların gezdiği bitki çeşitliliğinden, üretim sırasında kullanılan yöntem ve tekniklerden... İşte BEE’O ailesi olarak bizim farkımız da burada ortaya çıkıyor. İnanıyoruz ki, 12.000 farklı bitki taksonu bulunan Anadolu coğrafyasından elde edilen ve uzman kadromuz tarafından tüm besin içeriği korunarak özenle tüketiciyle buluşturulan patentli Anadolu propolisi (A.P.E.) ® başta olmak üzere tüm Anadolu arı ürünlerinin ve katma değerli ürünlerimizin yurtdışında tanınırlığı arttıkça değeri de daha iyi anlaşılacaktır. Yurtdışındaki büyük fuarlara katılarak, e-ticaret yatırımlarımızı artırarak ve ihracat yaptığımız ülkelere daha iyi penetre olabileceğimiz fırsatları takip ederek ilerleyeceğiz. 2026’ya kadar pazar payımızı en az 2 kat artırmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük arı ürünleri Ar-Ge ve İnovasyon Merkezi olarak, yeni, inovatif, faydalı ürünler geliştirmek ve Anadolu propolisini bir dünya markası yapmak her zaman ilk hedefimiz!
Yeni nesil girişimcilere ve özellikle kadın girişimcilere vermek istediğiniz bir tavsiye var mı?
Kadınların her anlamda güçlenerek kendi ayaklarının üzerinde duruşu hem ülkemiz hem de dünyamız için çok değerli. Çeşitli sosyal sorumluluk projeleri ile, kadınların ekonomi, politika ve sosyal yaşamdaki varlığını güçlendirmek amaçlanmaktadır. Bununla birlikte; hayallerine giden yolculuğa başlamak üzerine adım atmak isteyen kadınlar, kadınlara özgü sosyal sorumluluk projeleri sayesinde bu basamakları tırmanmış güçlü kadınlarla bir araya gelerek onlardan mentörlük desteği alabilmektedir. Yolunda emin adımlarla ilerleyecek kadın girişimcilerinin sayısının ülkemizde artarak ilerlemesini temenni ediyorum. Bu yolda, gerekli bilgi ve donanıma sahip fakat içinde o cesareti bulamayan kadınlarımıza tavsiyem; her şeyden önce kendilerine inanmaları, arzu etmeleri, çok çalışmaları ve risk almaktan çekinmemeleri olacaktır.
Arı ürünlerinin sağlığımıza faydaları nelerdir, bizleri bu konuda bilgilendirebilir misiniz?
Propolis, arı sütü, arı ekmeği, polen, ham bal gibi arı ürünlerinin sağlığımız için birçok faydası var. Öncelikle içerdikleri fenolik ve flavonoid maddeler sayesinde her biri güçlü birer antioksidan. Propolis, arıların kovanlarını, yavrularını ve ürünlerini koruduğu gibi, bizim de vücut direncimizi artırmaya yardımcı oluyor. Polifenoller bakımından zengin Anadolu propolisini, şu an da içerisinde bulunduğumuz mevsim geçişi dönemlerinde yaşanılan alerjileri hafifletmeye yardımcı olmak, vücut direncimizi desteklemek üzere kullanabiliriz. Propolisin; Solunum yolları hastalıkları, astım, bronşit, mide bağırsak rahatsızlıkları, ağız içi aft, yara ve uçuk, diyabet ve kan şekeri dengeleyici, üriner sistem enfeksiyonları, diş ağrısı ve diş enfeksiyonlarına kadar pek çok farklı hastalıkta tedaviye destek olarak kullanıldığında olumlu etkileri gözlendiğine dair bilimsel çalışmalar mevcuttur. Polen ise içeriğindeki çok kıymetli vitaminler ve aminoasitler ile bağışıklık sistemini güçlendirmeye, büyüme ve gelişmeyi desteklemeye yardımcı olur. Arı ekmeği doğal bir probiyotiktir, mide ve bağırsak sağlığını destekler. Arı sütü, başka hiçbir gıdada bulunmayan 10-HDA ve royalaktin gibi eşsiz bileşenler bulundurur. Performans ve zindeliği artırarak gün içerisinde kendinizi daha enerjik hissetmenize yardımcı olur. Kadınlarda yumurta sayısı, erkeklerde ise sperm kalitesini artırarak doğurganlık artırıcı etkisiyle infertilite tedavisinde destek olarak kullanılır. Çocuklarda büyüme ve gelişmeye katkı sağlar. Zihinsel aktiviteyi geliştirir.
BEE’O ürünlerinin yurtdışına açılma süreci nasıl gelişti? Uluslararası pazarda nasıl bir büyüme hedefliyorsunuz?
SBS Bilimsel Bio Çözümler AŞ. olarak Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük propolis üretim tesisi olma özelliği taşıyan 10.500 metrekarelik üretim tesisimizde Anadolu coğrafyasından elde edilen ve %100 doğal özellik taşıyan propolis, arı sütü, ham bal, polen, arı ekmeği ve arı zehri gibi Anadolu arı ürünlerini içeren katma değerli doğal gıda takviyeleri ve dermo-kozmetik ürünlerin üretimini gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda katma değerli ürünlerimizin 37 ülkeye ihracatını da gerçekleştirmekteyiz. Amerika, Avrupa ve İngiltere pazarında kendi e-ticaret sitelerimiz üzerinden satışımız bulunmaktadır. Kendi web sitelerimiz dışında Amazon, Walmart, CVS, Fruugo, Joom, Ozon, Zalando, Allegro ve Bol.com Pazaryerleri üzerinden de aktif satış yapmaktayız. ABD’de CVS eczane zincirine, Trader Joe’s, Walmart gibi ABD’nin önde gelen market zincirlerine BEE&YOU markasıyla markalı satış yapan tek Türk firmasıyız. Bununla birlikte 2024 itibariyle Hollanda’da Holland&Barrett raflarında ürünlerimiz yerini almış bulunuyor. ABD ve Avrupa’da markalaşma ve pazar payımızı büyütmeye yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Gıda takviyesi ve Kozmetik ürünlerinde hem markalı hem de private label müşterilere ulaşmak için uluslararası fuarlara katılım sayısını artıracağız. Ayrıca e-ticaret alt yapısını güçlendirmeye yönelik yatırımlarımız da devam ediyor. Avrupa’daki e-ticaret hacmimizi artırmayı hedefliyoruz. Bunun için İngiltere’de firmamızı ve depomuzu kurduk.
Yurtiçi ve yurtdışı yatırımlarımız ve satış hacmimiz büyüyerek devam edecektir. Kuzey Afrika pazarına odaklanmayı planlıyoruz. Ürünlerinizi Türkiye pazarına sunarken karşılaştığınız zorluklar nelerdi? Bu süreçte tüketicinin bilinçlenmesi için nasıl çalışmalar yaptınız?
Biz bu girişimi yaparken, propolisin ne olduğu yeterince bilinmiyordu ve sanırım en büyük zorluk bu oldu. Yönetmekte zorlandığımız şeyler olsa da biz gerçekten arılar gibi çalışkan bir ekibiz. 37 ülkeye ihracat yapan bir Türk firması olarak, pek çok ulusal ve uluslararası yarışma, sunum, sempozyum, fuara katılım sağlıyor, Dünya’nın her bir köşesine Anadolu propolisinin ve Anadolu arı ürünlerinin değerini anlatmak üzere çalışıyoruz. Tüketicinin bilinçlenmesi için medya, sosyal medya ve açık hava toplantıları, belediye ve milli eğitim işbirliği ile okul veli öğrenci toplantıları yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Bazen yoruluyoruz, bazen işler istediğimiz gibi gitmiyor, ancak çözümünü hep birlikte buluyoruz. Zorluklar aşılmak için var!
Arıların dünya ekosistemindeki rolünü düşündüğümüzde, iklim değişikliği ve çevre sorunlarının arıcılık üzerindeki etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Doğaya sahip çıkan geleceğine sahip çıkar. Arıcılık faaliyetleri, doğal ekosistem dengesinin korunması için hayati bir öneme sahiptir. Bugün eğer soframızda çeşit çeşit sebzeler, meyveler, baklagiller görüyorsak her biri arıların bir çiçekten diğerine seyahat ederken gerçekleştirdiği tozlaşma ile mümkün. Öyle ki, buğdayın %100’ü, elma, brokoli, soğan ve ayçiçeğinin %90’ı, pamuğun %80’i ve kayısının %56’sı arılar tarafından yapılan tozlaşma ile üretilebilmektedir. Beslenme, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde yer alan en temel ihtiyacımız. Bu temel ihtiyacın karşılanması için arılara da ihtiyacımız var. Doğaya sahip çıkan geleceğine sahip çıkar sözü işte bu nedenle pek derin, pek anlamlı… Bu nedenle arıcılık faaliyetlerinin sürdürülebilmesi, kovan ve arı sayısının artırılması ve eğitimli arıcılarla yüksek kaliteli arı ürünlerinin üretilmesi çok önemli. Böylelikle arılara zarar gelmeden, sürdürülebilir arıcılığa katkı sağlayarak kovan sayısını artırmak ve geleceğimize, gelecek nesillerimize sahip çıkmak mümkün!
Türkiye’de sizden önce bu alanda nasıl çalışmalar yapılıyordu, sizden sonra neler değişti?
Propolis aslında yeni bir ürün değil. Çok eski çağlardan beri dünyada kullanılan bir ürün. Fakat biz sözleşmeli arıcılık modeliyle arı ürünleri üretimini başlatana kadar ülkemizde bal dışındaki diğer arı ürünlerinin üretimi yok denecek kadar azdı. Maalesef propolis, arı sütü ülkemize çoğunlukla Çin’den ithal ediliyor. Bu ürünler oldukça ucuz fiyatlara alıcı buluyor. Arıcılarımızın bu fiyatlara ürünü üretip satması mümkün değil. Dolayısıyla bu durum piyasada haksız rekabete yol açıyor ve arıcılarımız bu ürünleri üretemiyor. Ayrıca Çin’den gelen ürünlerde katkı kalıntı sorunları mevcut, saf değiller. O dönemde oğluma vermeden önce ürünleri alıp kendi laboratuvarımda da analiz ettim. Çin propolislerine ağaçların yaprak, sap ve tomurcuklarının toz haline getirilerek katılmış olduğunu gördüm. Ayrıca, maltodekstrin, silikon dioksit, çeşitli boyar maddeler gibi dolgu ve katkı maddeleri ile propolisi çoğaltabiliyorlar. Bunlar alerjik etki yapabiliyor. Maalesef ürün etiketleri doğru değil ve gerçek içeriği beyan edilmiyor. Bu anlamda tüketici aldatılıyor. Bu tarz ithal ürünlerin sağlığa zararlı etkileri mevcut. Propolis adı altında satılan pek çok üründe propolis namına bir şey yok. Biz gerçekleştirdiğimiz Ar-Ge projesiyle propolisin içerisindeki antioksidan maddeleri maksimum düzeyde elde edecek şekilde propolisi özütlüyor ve tüketicilerimize sunuyoruz. Arıcılık alanındaki deneyim ve uzmanlığımızla, ülkemizin arıcılık alanındaki değerinin bilincinde, henüz Türkiye’de üretilmeyen Anadolu propolisini dünyaya tanıtmak ve şifa arayan tüm annelere ulaştırmak ana amacımız oldu. Arı ürünlerinin yüksek kalitede üretimini ve kovandan sofraya kontrollü üretimini sağlamak, sürekli araştırma ve geliştirme faaliyetleri yürüterek katma değerli arı ürünlerinin tüketicilere sunulmasını sağlamak ve Türkiye’de ilk kez uygulamaya geçirdiğimiz “Sözleşmeli Arıcılık” modeli ile sürdürülebilir arıcılığa, arıcılık mesleğinin geleceğine, tarım ve ekolojik dengeye katkıda bulunarak etik ticaret kurallarını uygulamak gibi pek çok amacımızı gerçekleştirme fırsatı bulduk. İstanbul Teknik Üniversitesi Arı Teknokent merkezli bir firma olarak, Anadolu arı ürünlerinin yüksek kalitede üretimini sağlama amacımız doğrultusunda, tüm ürünlerimizin kalite ve güvenilirliği İstanbul Teknik Üniversitesi Arı Ürünleri Mükemmeliyet Merkezi’nde onaylandıktan sonra tüketicilerle buluşturuyoruz. Ürünlerimizi, “Arı Varsa Hayat Var!” mottosuyla geliştiriyoruz...
Ürün geliştirme süreciniz nasıl ilerliyor? Yeni ürünler piyasaya sürerken nelere dikkat ediyorsunuz?
BEE’O Propolis olarak, tüketicilerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için %100 doğal ve sürdürülebilir ürünler geliştiriyoruz. Ürünlerimizin temelini Anadolu propolisi, arı sütü, ham bal, arı ekmeği ve polen oluştururken, bu hammaddeleri değerli bitki özleri ve vitaminlerle birleştirerek takviye edici gıda ve tıbbi cihaz kategorisinde inovatif ürünler sunuyoruz. 2020’de dermo-kozmetik sektörüne giriş yaparak, non-nano mineral çinko ve Anadolu propolisi içeren, kimyasal filtre içermeyen, 50 SPF+ PA++++ koruma sağlayan güneş kremleri ve çeşitli doğal cilt bakım ürünleri geliştirdik. 2 yıllık Ar-Ge sürecimizin ardından, arı zehri, propolis, arı sütü ve diğer doğal bileşenlerden oluşan yaşlanma karşıtı kremler ve serumlar üreterek, dünya çapında arı zehirli krem ve serum formülasyonları geliştiren ilk firma olduk. 2022 yılında tıbbı cihaz kategorisinde çıkardığımız %100 doğal burun spreyimiz ile yine bir ilki gerçekleştirdik ve propolis içeren burun spreyini piyasaya süren ilk firma olduk. Bilimsel çalışmalarda alerjik rinit üzerine 10.000 hastada etkisi kanıtlanan ve Sağlık Bakanlığı onaylı Rhinapi burun spreyimiz, Anadolu Propolisi Ekstraktı (A.P.E)®, okaliptüs, gliserin ve deniz tuzlu su ile formülize edilmiştir. İçeriğindeki gliserin ile burun içini nemlendirerek rahat nefes almayı kolaylaştırır. Sinüzit, nezle, soğuk algınlığı ve alerjik rinit tedavisine destek sağlamak amacıyla kullanılır. 2023 itibariyle de genişleyen ürün yelpazemizle %100 doğal dermo-kozmetik ürünlerimizi tüketicilerle buluşturduk ve yıllık 300 ton kozmetik üretim kapasitesi ile hizmet vermekteyiz. Tüm ürünlerimiz dermatolojik olarak test edilmiş olup yeni ürünler geliştirirken tüketici ihtiyaçlarını göz önünde bulunduruyor, sürdürülebilir ve doğal ürünler geliştiriyoruz.
Tüketicilerden gelen geri dönüşlere ne kadar önem veriyorsunuz? Geri bildirimlere dayalı olarak bir ürün veya strateji değiştirdiğiniz oldu mu?
Tüketicilerden gelen geri dönüşler bizler için çok kıymetli. Tüketicilerimizin istek ve taleplerine her daim ulaşılabilir olmak adına müşteri iletişim ekibimiz ile birlikte yol alıyoruz. Her gün her saatte, tüketicilerimizden gelen öneriler, istekler, sorular ve olası negatif geri bildirimlere karşı çok geniş bir iletişim ağı kurarak geri dönüşlerimizi sağlıyor ve elbette yorumlarını dikkate alıyoruz. Müşteri memnuniyeti kapsamında BEE’O Propolis olarak, müşteri odaklı bir yaklaşım ile müşteri ihtiyaçlarının belirlenmesi, beklentilerinin anlaşılması, müşteri geri bildirimlerinin değerlendirilmesi ve bu geri bildirimlere dayalı olarak ürün ve hizmetlerin geliştirilmesini amaçlıyoruz. Bu amaçla, müşteri sorularına ve ürün/süreç ilgili yaşanılan problemlere hızlı bir şekilde cevap vermek için iletişim kanallarını etkili bir şekilde kullanıyoruz. Ayrıca, müşterilerimizden gelen geri bildirimlerle ilgili hızlı bir şekilde aksiyon alıyoruz.