Kahvenin bağırsak mikrobiyomu üzerindeki etkilerinden, polifenoller ve antioksidan özelliklerinden, diyabet riskini azaltma potansiyeline ve kahve hazırlama ile servis etme yöntemlerine kadar geniş bir yelpazede faydaları bulunuyor. Coffee De Madrid’in sahibi ve kurucusu Sabri Pisikoğlu diyet ve kahve ilişkisini şöyle açıklıyor; “Diyet yaparken günde 2 fincan kahve içebilirsiniz. Kahve içindeki kafein, metabolizma ve kan akışını hızlandırıp yağ yakmaya yardımcı olur. Ancak, kahve diüetik bir içecek olduğu için sık sık idrara çıkarır. Vücudun ve böbreklerin susuz kalmaması için kahve yanında bir büyük bardak su içmenizi tavsiye ediyoruz.”
Sabri Pisikoğlu kahvenin sağlık üzerindeki etkileri ve doğru hazırlanması için bilinmesi gerekenleri şu şekilde açıklıyor:
1. Kahve ve Mikrobiyom
Kahve tüketiminin bağırsak mikrobiyotasında olumlu değişiklikler sağladığı, özellikle gastrointestinal sistemde yaşayan Bifidobakterilerin sayısında artışa yol açtığı öne sürülmektedir. Bu olumlu etki, kahvenin kolon hareketliliğini artırarak yiyeceklerin sindirim sistemi boyunca daha hızlı ilerlemesine yardımcı olmasından kaynaklanabilir. Ancak, herkesin kahveye olan bireysel toleransı farklılık gösterebilir. Dolayısıyla, kahve tüketimini kişisel sağlık durumuna göre ayarlamak önemlidir.
2. Polifenoller ve Antioksidanlar
Kahvenin içeriğinde bulunan en önemli polifenol klorojenik asit olup, antioksidan özellikleri ile bilinir. Klorojenik asidin anti-inflamatuar ve anti-sitokin etkileri, hücre hasarını azaltarak kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatabilir. Düzenli kahve tüketimi, kalın bağırsak, mide, pankreas ve karaciğer kanserlerinin seyrini yavaşlatabilir. Ayrıca, karaciğer sağlığını destekleyerek karaciğer yağlanması, iltihaplanma ve siroz riskini azaltabilir.
3. Diyabet ve Kahve İlişkisi
Kahvede bol miktarda bulunan klorojenik asidin, insülin duyarlılığını artırabileceği ve kan şekeri kontrolünü iyileştirebileceği gösterilmiştir. Bu etki, Tip 2 diyabet riskinin azaltılmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, kahvedeki klorojenik asidin bağırsaktaki Bifidobakteriler ile etkileşimi, insülin duyarlılığını artırabilir ve diyabet riskini azaltabilir. Bu etkiler, genellikle karaciğer ve pankreas üzerindeki fonksiyonları ile ilişkilidir.
4. Kahve Hazırlama ve Servis Etme
Kahve hazırlarken dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar şunlardır:
Öğütülme Kalınlığı: Demleme yöntemine göre öğütme kalınlığı ayarlanmalıdır. Örneğin, French Press için daha kalın, pour over için ise orta kalınlıkta öğütülmüş kahve kullanılmalıdır.
Kavrulma Tarihi: Taze kavrulmuş kahve, daha fazla aroma ve lezzet sunar.
Su Sıcaklığı: Kahve hazırlarken suyun sıcaklığı 92-94°C arasında olmalıdır. Bu, kahvenin yanmasını ve acılaşmasını önler.
Gramaj: Kahve ve su oranına dikkat edilmelidir. Genellikle 1:17 oranı tavsiye edilir. Örneğin, 20 gram kahve için 340 ml su kullanılmalıdır.
Kahve servis yöntemleri kişisel tercihlere bağlı olarak değişebilir. Espresso bazlı içecekler ve özel demleme yöntemleri popüler seçenekler arasındadır.
Aç Karnına Kahve İçmenin Faydaları
Aç karnına kahve içmek, metabolizmayı hızlandırabilecceğini ve kilo vermeye yardımcı olabileceğini söyleyen Coffee De Madrid’in kurucusu Sabri Pisikoğlu, “Ancak, bazı kişilerde mide rahatsızlıklarına veya kan şekerinde düşüşe neden olabilir. Bu nedenle, aç karnına kahve içmenin sağlık üzerindeki etkileri kişisel hassasiyetlere göre değerlendirilmelidir. Diyet yaparken günde 2 fincan kahve içmek genellikle önerilir. Kahve, metabolizma hızını artırabilir ancak diüretik etkisi nedeniyle bol su tüketilmelidir” diye konuştu.
Soğuk Kahve Talebi Arttı
Sıcak havalarda soğuk kahve seçeneklerinin, özellikle Ice Americano ve Ice Latte gibi klasikler, oldukça popüler olduğuna dikkat çeken, Sabri Pisikoğlu, “Ayrıca, aromalı ve çikolatalı soğuk içecekler de yoğun ilgi görmektedir. Kahve, doğru şekilde hazırlandığında ve makul miktarda tüketildiğinde sağlık üzerinde birçok olumlu etkiye sahip olabilir. Her bireyin kişisel sağlık durumu ve kahveye olan toleransı dikkate alınarak, kahve tüketiminin düzenlenmesi tavsiye edilir” dedi.