Doğa bünyesinde barındırdığı tüm canlıların yaşaması için kaynaklarını bütünüyle sunmaktadır. Doğanın bu bonkör yaklaşımı insanlığa onu sonuna kadar kullanma hakkı doğurmuyor tabii. İnsanoğlu, bugünün ihtiyaçlarını geleceğin kaynaklarını doğru şekilde kullanarak karşılamanın yollarını aramakla mükelleftir. Tam da bu noktada sürdürülebilirlik kavramı üzerine düşünmek zorundayız. Hizmeti sağlayan ve satın alan unsurların çevre sorunları karşısında işbirliği içerisinde; çevre kirliliği, sınırlı enerji kaynaklarının doğru kullanımı konusunda beraber hareket etmesi şarttır.
“Sağlıklı bir yaşam döngüsü için elimizde olan tüm kaynakları efektif ve bilinçli kullanmak durumundayız.”
Sürdürülebilirlik kavramı sadece doğal kaynakların efektif olarak kullanılması değil; sosyal, kültürel gereksinimler karşılanırken bu sürecin akılcı bir perspektifle yönetilmesidir. Bu hususta sosyal ve kültürel ihtiyaçların karşılandığı restoranlar, sürdürülebilirliğin sağlanması ve iyi gıdaya ulaşma konusunda büyük roller üslenmektedir. Restoranlar bilindiği üzere açıldıktan sonra, kendini ortaya koyma ve hayatta kalma hedeflerini gerçekleştirmelidir.
“Biz şefler ithal ürün kullanımını minimize etmenin yollarını uzaklarda değil yanı başımızda Ayşe Teyze’de, Nasuf Abi’de, Ömer Amca’da aramalıyız.”
Bu hayatta kalma süreci doğru yönetildiğinde operasyon her şeyden bağımsız kendini iyileştirme ve geliştirme yoluna gidecektir. Bilindiği üzere dünyayı etkileyen korona virüs yeme içme sektörünün tüm bakış açısını değiştirmiş, zarar verdiği gibi de geliştirmiştir. Sürdürülebilir restoranın tanımı; yerel üretimi destekleyen, bulunduğu konumun sosyo-ekonomik kültürel değerlerine saygılı ve bilinçli, organik ve doğal gıda tüketimini teşvik eden ve sunan, doğaya duyarlı iş anlayışı, doğal kaynakların korunması, su ve gıda atıklarının minimize edilmesi hususunda önemler alan operasyonlardır.
Yeme içme hizmeti sunan operasyonların; enerji vb. kaynakların doğru kullanılması için yapabileceği şeylerden en önemlisi yavaşlamaktır. Tarımın endüstriyelleşmesine müsaade etmemek, aracı olmamak yavaşlamanın ilk adımlarındadır. Çünkü tarımın endüstriyelleşmesi biyoçeşitlilik için tehdit oluşturmaktadır. Küçük üreticiye destek; tüketicinin iyi gıdaya ulaşmasını kolaylaştırmak, üreticinin de adil bir şekilde emeğinin karşılığını almasına sebep olacak ve sürdürülebilirlik sağlanacaktır. Yiyecek içecek işletmeleri sahip olduğu ve olacağı tüm kaynakları en verimli şekilde kullanmalıdır. Atık yönetimi, yenilebilir enerji kaynakları kullanımı, akıllı aydınlatma sistemleri, su tüketimi tasarrufu için suyun geri dönüşümünü sağlayan sistemler, tüm alışverişlerin bölge esnafından temin edilerek ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğe de fayda sağlamaktadır
Sağlıklı bir yaşam döngüsü için elimizde olan tüm kaynakları efektif ve bilinçli kullanmak durumundayız. Gıda israfının yalnızca ürünü ya da gıdaları çöpe atmamak olduğunun farkına varmalı ve daha kapsamlı çözümler üretmeliyiz. Ekonomi ’de yer alan ‘’Arz Talebi oluşturur’’ yaklaşımı ne kadar doğru ise ‘’Talep de arzı şekillendirmek zorundadır.” Sürdürülebilirlik sadece resmi ve ya resmi olmayan kurumların sorumluluğunda değildir. Bireylerin yaklaşımları, satın alma eğilimleri, tercihleri sürdürülebilirliğe önemli artılar sağlayabilir. Çünkü tüm davranışlarımız doğal kaynakları; toprağı, suyu havayı, doğrudan ya da dolaylı etkiler. Şefler için sürdürülebilirlik bir trend değil rasyonel bir süreç yönetimi.
Bizler restoran ya da operasyonlarımızda ürün yetiştirme motivasyonlarımızı çeşitli argümanlardan sağlıyoruz. Milyonlarca reçete ve milyonlarca teknik var. En önemli husus ise doğru malzemeyi bulabilmek. Bir operasyonun kimliğini ve mantalitesini anlayabilmemiz için kullanacağı malzemeleri ararken gösterdiği gayret ve emek belirleyicilik taşımaktadır. Doğru ürünü ararken de arama biçimi ve metotlarımız sürdürülebilirliğe uygun olmalı ve öncelikle etrafta bulunan üreticilerle yol haritası çizme sorumluluğumuzu üstlenmeliyiz. Biz şefler ithal ürün kullanımını minimize etmenin yollarını uzaklarda değil yanı başımızda Ayşe Teyze’de, Nasuf Abi’de, Ömer Amca’da aramalıyız. Olabildiğince az atık ile lokal üreticileri destekleyip, modern, organik, ekolojik tarım çeşitleriyle üretilmiş ürünlere mutfaklarımızda daha fazla yer vererek, daha fazla farkındalık oluşturabilir ve bu çabayı görünür bir hale getirmeyi başarabiliriz. Denizlerimizde talep görmeyen deniz canlılarını işleyerek biyoçeşitliliğin korunmasına büyük destek sağlayabiliriz. Gastronomi insanları birbirine bağlar, masaların bu birleştirici gücünü kullanarak her şeyi sağlamak mümkün. Biz de verev.co olarak danışmanlığını yürüttüğümüz operasyonlarda çiftçiler, üreticiler ve yenilikçiler arasında bağ kurarak, gastronomi projelerinizde sürdürülebilirliği destekleyerek, bugünün ihtiyaçlarını, yarının kaynaklarını kullanmadan Gastronomi proje yönetimi hizmeti sağlıyoruz.
Yavaşlayınca sürdürülebilir olacağız, keşfedince büyüyecek, doğayla beraber koruyacak, yemekle ve benzer düşünen insanlarla bağlantı kurarak geleceğe bırakacağız.