1-Okurlarımızın sizi daha iyi tanıması için bizlere kendinizden, akademik ve profesyonel özgeçmişinizden bahseder misiniz?
Ben Hakan Erol. Şekerci Cafer Erol’un 5. kuşak temsilcisiyim. 1979’da İstanbul’da doğdum. Dükkânda babama yardım ederek işe başladığımda dokuz yaşındaydım. Eğitim hayatım da devam etti tabii bir yandan. Yeditepe Üniversitesi Grafik Tasarım bölümünü bitirdim.
2-Şekerci Cafer Erol’un kuruluş öyküsünü, dünden bugüne yaşadığı evreleri ve markalaşma süreci ile birlikte öne çıkan değerlerini bizimle paylaşır mısınız?
1700’lü yılların sonlarında özel beylik olarak seçilerek Osmanlı Sarayı’na kabul ediliyor büyük dedelerimiz. Taşköprülü Müftügiller olarak biliniyoruz o dönem. “Erol” soyadını sonradan, soyadı kanunuyla alıyoruz. Sarayda çeşitli konumlarda; helvahane, şekerhane, tatlıhane gibi sarayın tatlı imal edilen bölümlerinde çalışmaya başlıyor ve şekercilik hususunda esaslı bir tecrübeye sahip oluyorlar. Büyük dedemiz Mehmet Efendi 1807’de İstanbul’a geliyor ve bir şekerci dükkânı açıyor. Ancak Birinci Dünya Savaşı sonrası İstanbul yangınında pek çok dükkân sahibi gibi dükkânını kaybediyor, oğlu ve torunlarıyla birlikte memleketine dönüyor. 1935’te dedem Cafer Erol geliyor bu defa İstanbul’a ve önce Eminönü’de bir şekerci dükkânı açıyor. Eminönü’den sonra sırasıyla Beyoğlu ve Kadıköy’de de dükkânları oluyor. Yıllarca büyük bir özveriyle tek başına idare ediyor üç dükkânı.1945’ten itibaren yoluna Kadıköy’de tek dükkânla devam etmeye karar veriyor. 1965’te babam Nurtekin Erol başlıyor işe, dükkânda dedeme yardım ederek. O gün bugün işinin başındadır babam.1992’de de ben başladım. O günden beri birlikte çalışıyoruz. Bu da babamla bizim hikâyemiz! 1992’den bu yana Şekerci Cafer Erol’da iki kuşak bir aradayız. Babamın tecrübesi benim için çok değerli. Baba-oğul bir arada çalışmanın zorlu tarafları olduğu gibi yaratıcı ve zevkli tarafları da var. Geleneksel yöntemlerden vazgeçmek gibi bir niyetim olmadı benim, yenilikleri de asla reddetmedim. Babam markasına ve geçmişine sıkı sıkıya bağlıdır, yeniye temkinli yaklaşır, acele etmeyi sevmez. Ben karar verir vermez uygularım. Değişime, dönüşüme farklı yaklaşıyoruz; aramızda anlaşmazlıklar da çıkıyor bu sebeple. Bu farklılıkların içinde birbirimizi anlamaya çalışıyoruz, anlıyoruz da çoğunlukla. Yaratıcılığın tetiklendiği bir süreç bu. Bu süreçten kârlı çıkan da her zaman olduğu gibi markamız Şekerci Cafer Erol. Farklılıklardan çıkan enerjinin yaratıcılığa dönüşmesi markamıza dünün ve bugünün dengeli uyumu olarak yansıyor. Bizim markalaşma sürecimiz 1999’da başladı. Sırasıyla Göztepe, İstinyePark, Ataşehir, Akasya, Emaar Square, İzmir İstinyePark mağazalarımızı açtık. Aralık ayının ilk haftasında Azerbeycan Bakü, Ocak’ın ilk haftasında İstanbul Ortaköy mağazamızı açıyoruz. 2004’te sanal mağazamızın açılışıyla ve takip eden yıllarda sosyal medyada varoluşumuzla dijital dünyada da yerimizi aldık. Aktif olarak da ilerliyoruz. Anlık paylaşımlarımız oldukça ilgi çekiyor. Markalaşma sürecinde ambalaj çalışmalarına da çok önem verdim ben, hâlâ da vermekteyim. Ekibimizde özellikle bu konuyla ilgili çalışan arkadaşlarımız var. Yılın belirli zamanlarında, özel günlerde mağazalarımız için dış cephe tasarım konsepti oluşturuyoruz, bu sayede mağazalarımız canlılığını koruyor. Bayramlarda, yılbaşı zamanında paskalya, cadılar bayramı, sevgililer günü gibi özel günlerde Türkiye’nin hatta dünyanın çeşitli yerlerinden gelen ziyaretçilerimiz oluyor, bol bol fotoğraf çekip paylaşıyorlar. Tabii ki bilinirliğimize katkısı olan şeyler bunlar.
3. Markanızın ürün yelpazesindeki öne çıkan ürünler ve bu ürünlerin özellikleri hakkında bilgi verir misiniz?
İlk sıraya lokumlarımızı, akidelerimizi, çikolatalarımızı koyabilirim. Çikolata kaplı ürünlerimiz, özelikle çikolata kaplı karamellilerimiz, fitil lokumlarımız da çok tercih ediliyor.
4. Ürünlerinizin üretim süreci ve kalite kontrol aşamaları neleri içerir?
Ürünlerimiz gıda güvenliği esas alınarak İSO 9001, İSO 22000, Helal, BRC ve Türk Standartları Enstitüsü regülasyonlarına uygun olarak üretiliyor. Hammaddelerimizi, ambalajlarımızı da bu standartlara uygun olarak üreten markalardan temin ediyoruz. Personelimiz bu konuda eğitimli. Ürünlerimiz düzenli olarak analiz ediliyor, laboratuvar sonuçlarımız standarda uygun.
5. Müşterilerinize sağlıklı ve güvenilir ürünler sunma konusundaki yaklaşımınızı paylaşır mısınız?
Yukarıda da bahsettiğim gibi güvenilir ürün bizim için çok önemli. Üretimin her aşamasında hijyen kurallarına uygun davranıyoruz. Son ürün tadımını ustalarımız ve kalite personelimiz yapıyor, onların onayından geçmeyen ürün piyasaya sürülmüyor. Lezzet, görünüm, koku, yapı, doku bakımından uygunluğu onaylanan ürünler sunuluyor müşteriye.
6. Yılbaşı dönemi Şekerci Cafer Erol markası için nasıl bir önem taşıyor?
Müşterilere özel hazırlıklarınız ve kampanyalarınız hakkında bilgi verir misiniz? Bizde yılbaşı dönemi son birkaç yıldır bayramların da önüne geçti, çok çok rağbet görüyor. 5 Kasım’dan itibaren mağazalarımızda da ambalajlarımızda da yılbaşı konseptine geçiyoruz. Bu canlılıkla birlikte ürünlerimizin çeşitliliği ve kalitesi sayesinde de akla ilk gelen biz oluyoruz. Hatta bizde yılbaşı süslemelerinin tamamlanmasıyla herkesi bir yılbaşı heyecanı almaya başlaması bir oluyor desek abartmış olmayız. Bizde yılbaşı hazırlıkları on ay öncesinden başlar. Ben mutlaka her yıl Avrupa’yı gezerim, Noel pazarlarını, mağazaları, köyleri, kentleri… Bizden her sene daha iyisinin beklendiğini biliyorum, bunun için de elbirliğiyle keyifle yapıyoruz bu çalışmaları. Ürünlerimizin büyük kısmını, ambalajlarımızı, aksesuarlarımızı, hatta süslemeye dair ne varsa çoğunu yurtdışından kendimiz ithal ediyoruz. Ayrıca kişilere ve kurumlara özel tasarımlar da yapıyoruz. Kısaca söylemek gerekirse en hareketli dönemimiz bizim bu dönem, öyle ki ciromuzun da en yüksek olduğu dönem.
7. Şekerci Cafer Erol markası olarak geleneksel tatların modern yorumlarına nasıl odaklanıyorsunuz? Bu yaratıcı süreç nasıl işliyor?
Daha önce de belirttiğim gibi 1992’den bu yana Şekerci Cafer Erol’da babam ve ben, iki kuşak bir aradayız. Baba-oğul bir arada çalışmanın zorlu tarafları olduğu gibi yaratıcı ve zevkli tarafları da var. Babam markasına ve geçmişine sıkı sıkıya bağlıdır, yeniye temkinli yaklaşır, acele etmeyi sevmez. Ben karar verir vermez uygularım. Değişime, dönüşüme farklı yaklaşıyoruz; aramızda anlaşmazlıklar da çıkıyor bu sebeple. Yaratıcılığın tetiklendiği bir süreç bu. Bu süreçten kârlı çıkan da her zaman olduğu gibi markamız Şekerci Cafer Erol oluyor. Farklılıklardan çıkan enerjinin yaratıcılığa dönüşmesi markamıza dolayısıyla tatlara da dünün ve bugünün dengeli uyumu olarak yansıyor.
8. Şekerci Cafer Erol markasının müşteri memnuniyetine verdiği önemi anlatır mısınız? Müşteri geri bildirimleri ve deneyimleri nasıl değerlendiriliyor?
Müşterinin markayla etkileşimi kadar bizim müşteriyle kurduğumuz ilişki de çok önemli bizim için. Müşteri hizmetleri ekibimiz birebir ilgileniyor her müşteriyle. Tüm geri bildirimleri, değerlendirmeleri, yorumları önemsiyoruz. Ortada bir sorun olduğunda ise o sorun çözülene kadar takibi sürdürüyoruz.
9. Çağımızın dijitalleşme çağı olduğu yadsınamaz bir gerçek bu doğrultuda Şekerci Cafer Erol dijitalleşmenin neresinde konumlanmaktadır?
2004’te sanal mağazamızın açılışıyla ve takip eden yıllarda sosyal medyada varoluşumuzla dijital dünyada yerimizi aldık. Aktif olarak da ilerliyoruz. Sosyal mecralarda anlık paylaşımlarımız oldukça ilgi çekiyor. www.sekercicafererol.com sitemiz de online alışverişte çok tercih ediliyor.
10. Franchising modelini benimsemek Şekerci Cafer Erol markasının büyüme ve genişleme stratejisinde nasıl bir rol oynuyor?
Franchise verme süreci ve yeni şubelerin açılması konusundaki yaklaşımınızı paylaşır mısınız? Mağazalaşarak büyüme hedefimiz doğrultusunda karşımıza çıkacak fırsatları şartlar dahilinde ya franchising sistemiyle ya da güçlü bir ortaklık sistemiyle değerlendirmeyi planlıyoruz. Mesela Körfez Bölgesinde franchising modelinden ziyade, bölgedeki ve yine tercihen aynı sektördeki güçlü bir firmayla ortaklık çerçevesinde yürütmeyi uygun buluyoruz. Sebebi de 200 yılı aşkın üretim tecrübesi olan bir firma olarak kontrolü elimizde tutmak, böylelikle kaliteyi korumak. Tüketicinin talebi de bu bizden, buradaki kaliteyi orada da bulmak istiyor, haklı olarak. Buradaki lezzeti orada tattırmak, niyetimiz. Bölgede bir tane mağaza açmakla mağazalaşmak arasında çok büyük fark var. Buradaki üretimin birebir benzerini o bölgeye taşımak en önemli püf noktası burada. Orada kurduğumuz firma üzerinden franchise vermek mümkün tabii ki. Özetle bölgeye, konuma, şartlara göre karar verilmesinin uygun olacağını düşünüyoruz. Franchising modelini uyguladığımız durumlar da var elbette. Franchising modelinde en önemli unsur devamlılık. Her ne kadar franchising sistemi içinde açılmış bir mağaza olsa da tabelada bizim ismimiz bulunuyor. Bu sebeple kendimize ait mağazalardan çok daha fazla önem vererek devam etmemiz gereken bir sistem olduğunu söuyleyebilirim.
11.Şekerci Cafer Erol markasının yurt dışında şube açma veya franchising verme gibi uluslararası projeleri bulunuyor mu? Yurt dışında büyüme stratejileriniz hakkında bilgi verir misiniz?
" Biz yaklaşık iki sene evvel yurt dışına açılma politikamızı netleştirerek yurt dışı fuarlarına katılma kararı aldık. Beklentilerimizin üzerinde bir taleple karşılaştık. Türkiye’deki mağazalarımıza gelen yabancılar artık markamızı çok yakından tanıyor. 2023 Aralık’ta Azerbeycan Bakü’de ilk yurt dışı mağazamızı açıyoruz. Daha sonraki hedefimiz ise özellikle Körfez bölgesinde daha sonra da Avrupa ve Amerika’da mağazalar açmaya doğru emin adımlarla yürümek. Bu doğrultuda karşımıza çıkacak fırsatları franchising sistemiyle ya da güçlü bir ortaklık sistemiyle devam ettirmeyi planlıyoruz.